7 Mayıs 2015 Perşembe

Kefir günlüklerim


Kefir; sütün maya ile fermante edilmesiyle oluşan yüksek probiyotik içeren ayran kıvamında bir içecektir. Kefirin insan sağlığına olan faydaları yadsınamaz. Özellikle sindirim sistemini düzenlemesi yönünden çok önemlidir. Probiyotik miktarı yoğurttan daha fazladır ve laktoz intoleransı olanlar için alternatif bir içecektir. Ayrıca bağışıklık sistemini de güçlendirir ve bazı alerjilere şifa olur. Doğal antibiyotiktir ve sindirim sistemindeki mevcut zararlı bakteri ve mikropları temizler. Yapılan bazı araştırmalara göre kefir kanser riskini azaltır. Genel olarak probiyotik içeren bütün gıdalar (turşu, yoğurt, sirke vs.) vücuttaki yararlı bakteri miktarını arttırıp daha sağlıklı, dirençli ve dinç olmamızı sağlarlar..

Bu mucizevi içeceğin bunca faydasını duyup, marketlerde satılanlara da güvenemeyince evde kendim kefir üretmeye karar verdim.. Peki kefir dediğimiz içecek nasıl üretilir?

1) Kefir mayası ediniyoruz.
Üniversitelerin ziraat fakültelerinden, aktarlardan ya da kefir mayalayan bir tanıdığınızdan maya edinebilirsiniz. Benim aktardan aldıklarım çok küçük oldukları için fazla miktarda sütü mayalamaya kalkışınca malesef sonuca ulaşamadım ve bir tanıdığımdan bol miktarda maya edindim.
2) Marketten günlük süt veya ulaşabiliyorsak taze çiğ süt ediniyoruz. (Taze sütü kullanmadan önce kaynatıp sonra oda sıcaklığına getirmek gerekir.)
3) Tahta kaşık, plastik süzgeç, cam kase, 2 adet cam kavanoz ediniyoruz.
Kefirler asla metale değmemeli!!**

Bütün malzemeler hazırsa başlıyoruz;
1) 2 yemek kaşığı kadar kefir mayasına yaklaşık 500 ml süt ekleyip ağzını kapatıyoruz. Dilerseniz bir havluya sarıp  oda sıcaklığında güneş görmeyen bir yerde kışın 48 saat, yazın ise 24 saat bekletiyoruz.
2) Belirtilen süre geçtikten sonra eğer koyu bir kıvam almış ve ekşi kokuyorsa kefiriniz olmuştur!! Tadına baktığınızda ekşi bir ayran içiyormuş hissine kapılmanız gerekiyor.
3) Kefirimizi plastik süzgeç ile süzüyoruz. Ve içime hazır hale getirmek için temiz bir kavanoza alıp dolaba kaldırıyoruz. Soğuduktan sonra her gün gönül rahatlığıyla kefirinizi içebilirsiniz. 
4) Süzgeçte kalan mayaları içme suyu ile yıkıyoruz ve diğer kavanoza alıyoruz. İçine 2 kaşık yaptığımız kefirden ve 500 ml daha süt ekleyip mayalanmaya bırakıyoruz. Bu döngüyü 2 günde bir tekrarlıyoruz.

4 Mayıs 2015 Pazartesi

Çilekli Milföy Tatlısı

Malzemeler (4 porsiyonluk)
Kreması için:
250 ml süt
75 gr şeker
40 gr tereyağı
3 adet yumurta sarısı
50 gr un
1/2 çubuk vanilya
2 paket beyaz çikolata

Diğer malzemeler:
4 tane milföy hamuru
Çilek
Pudra şekeri

Krema için süt ve vanilya tanelerini ısıtıyoruz. Isınırken başka bir kapta yumurta sarıları ve şekeri beyazlayana kadar çırpıp unu ekliyoruz ve ısınan süte yavaşça alıştıra alıştıra karıştırıyoruz. Ocağa alıp kıvamı koyulaşıp kaynayıncaya kadar orta ateşte sürekli çırparak pişiriyoruz. Piştikten sonra ocaktan alıp içine tereyağı ve beyaz çikolataları ekleyip eriyene kadar çırpıyoruz. Soğumaya bırakıyoruz.

Milföyleri, üzerlerine pudra şekeri serperek 160 derecede iyice kabarıp üzerleri kızarana kadar yaklaşık 20-25 dk pişiriyoruz. Piştikten sonra yatay olarak ikiye kesip içlerini krema ve çilekle dolduruyoruz. En son üzerine pudra şekeri serpip servis ediyoruz.

Bodrum Düğün Yemekleri

 Eskilerde Bodrum düğünleri 1 hafta dolu dolu sürerdi.. Hazırlıklar çok zaman önce başlar, köyün bütün kadınları toplanıp hazırlık yapardı.1 hafta boyunca evlerin bahçelerinde kurulan sofralarla gelen misafirlerin karınları doyurulur, çalgılar eşliğinde Bodrum havaları oynanır, anlı şanlı düğünler yapılırdı. Hatta öyle hafızalara kazınırdı ki gelen misafirler tarafından bir kaç ay adından söz ettirirdi. Şimdilerde ise bu gelenek gerek çok zahmetli olması, gerekse çok maliyetli olması sebebiyle yavaş yavaş yerini salon düğünlerine bıraktı. Yine de köylerde hatırı sayılır kimseler düğün yapacakları vakit bu geleneği sürdürmeye devam etti.

Düğünler ilk olarak ağırlıkla başlardı. Ağırlıkta gelen misafirlere keşkek, etli nohut, pilav, pırasa ve oğlan tarafından gelen ekmek üzeri tahin helvası ikram edilirdi.



Ağırlıktan birkaç gün sonra köyün hanımları toplanıp düğün hazırlıklarına başlardı. Sarmalar sarılır, lokum pilavının ve tatarın hamuru kesilirdi. Yorulan hanımlara yemek hazırlanır hep birlikte yenirdi.
Düğünlerde ikram edilen yemeklerin yanında mutlaka bir çeşit tatlı bulunurdu.. Eskilerde bu tatlı katmer veya baklava iken yapımının çok zahmetli olması sebebiyle yerini tahin helvası veya kaşık helvasına bıraktı.. Katmer veya baklava yapılacak ise 10 gün önceden köyün bütün hanımları toplanıp hamur açarlardı. Hanımlar kendi aralarında iş bölümü yapar, kimisi hamuru yoğururken kimisi açar, tepsiye dizer, kimisi kızgın tereyağı gezdirip fırına atar, kimisi ise şerbet yapıp üzerine gezdirirdi..


Düğün günü geldiği zaman yerli aşçılar gelir, önceden hazırlığı yapılmış yemekleri pişirir, servis ederlerdi. 
Mutlaka her düğünde düğün evinin bahçesine masalar kurulup konuklara hazırlanırdı. Her gelen hediyesiyle gelir, yemeğini yer ve kalkıp düğünün yapılacağı yere giderdi..
Tatar; sulu kıvamlı yoğurda katılan haşlanmış kesme makarnalar.
Lokum pilavı; bol yağda kavrulan kıymaya katılan haşlanmış kesme makarnalar.
Katmer; el açması yufka tepsiye dizilir, üzerine kızgın tereyağı dökülüp fırınlanır ve fırından çıkıp soğuyunca üzerine kızgın şerbet dökülür.